Furkan Vakfı’na yapılan operasyonların asıl sebebini sizler için açıkladık.

TEVHİD VE TENKİT

Tertemiz ve Rabbani duruşuyla İslami çalışmalarına yirmi dört yıldır devam eden Furkan Vakfı, 30 Ocak tarihinde gerçekleşen şafak operasyonu ile yeni ve zorlu bir sürece mecburi olarak adım atmış oldu. Bu operasyonlardan önce yapılan engellemeler; konferans afişlerinin toplatılması, yapılacak konferanslara izin vermeme ve kapalı spor salonlarının yasaklanması ile başlatılarak bütün bunları, düğün salonu sahiplerinin tehdit edilmesi ve bayan konferanslarının iptali izlemiştir.

Başta Alparslan KUYTUL Hocaefendi olmak üzere talebeleri ve sevenleri bu engellemelerle yıllarca mücadele etmiş; tebliğ faaliyetlerini ve cemaat çalışmalarını gerçekleştirebilmek için son beş yılda azami gayret göstermişlerdir.

Bu engellemelerden önce adını Allah’ın Dünyasında Allah’ın Dediği Olmalı sloganı ile duyurmuş olan vakfımız, toplumun hayrına gerçekleştirdiği ilim, tebliğ, davet, yardım gibi çok yönlü faaliyetleri ile göz dolduran ve halktan tam not almayı başarabilen Rabbani bir cemaat olarak tanınmıştır. Ayrıca, engellemelerin boy gösterdiği son birkaç yıl haricinde özelden genele hiç bir zaman emniyet mensupları ile herhangi bir polemik yakınlığı söz konusu olmamış; 1980’li yıllara varan ferdi tebliğ ve davet çalışmalarını da kapsayan 30 yıllık geçmişinde Furkan Vakfı mensupları hiç bir suça karışmamış, hiç kimseye zarar vermemiş ve çevreyi rahatsız edecek hiç bir olumsuz hadise yaşanmamıştır.

Bu tür suç niteliği taşıyan faaliyetleri, topluma zarar verecek çalışmaları İslami bir ahlak ile de reddeden vakfımız, Allah ve Resulünün çizdiği rotada; meşru bir dairede hak ve hukuka uygun olarak yoluna devam etmeyi kendisine prensip edinmiş olup İslam’ı temsil etme gayretinde olan her ferdine de temelde bunu öğretmiştir.

Tevhidi çizgisi, yükselen istikrarı ve samimi çehresi ile gerek ülke içinde gerekse dışında halkların teveccühünü kazanmış olan Furkan Vakfı, bu gelişmelerin aksine hayrete düşüren bir portreyle tanımlanmak istenmiş ve terör örgütü kurma- nitelikli dolandırıcılık suçlamaları sebebiyle 30 Ocak 2018 tarihinde ansızın yapılan şafak operasyonları ile karşı karşıya kalmıştır. İsnat edilen suçlamalar neticesinde Furkan Gönüllülerinin evlerine ağır silahlarla girilmiş, ev sahiplerine terörist muamelesi yapılarak “ellerini kaldır/yere yat” emirleri verilmiştir. Pırıl pırıl bir misyon ile kurulduğu ilk günden itibaren terörün her türlüsüne karşı olduğunu belirten,  topluma ön ayak olması temennisiyle talebelerini teröre karşı vatanın birliğini isteme şuuruyla bilinçlendiren Furkan Vakfı’nın bu iftiralara maruz kalması, akıllara; Furkan Vakfı’nı ve kurucusu Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi kamuoyu nezdinde itibar kaybettirmek, vakıf müntesiplerine korku vermek, İslami faaliyet yapanları da gizli bir mesajla sindirmek gibi çok amaçlı karartma ihtimallerini getirmektedir.

Furkan Vakfı’nın misyon ve vizyon çerçevesinde değerlendirilmesi, bu sahte isnatların zemininde yatan temel sebepleri alenen ortaya çıkarmıştır. Bu sebepleri Alparslan KUYTUL Hocaefendi şu şekilde ifade etmektedir: “Tüm bunları, Tevhid’i anlattığım ve”tenkid ettiğim için yapıyorlar.

Bilinmektedir ki tarih boyunca tevhidi söylemi şiar edinerek “Rabbim Allah’tır” diyen Müslümanlar, değişmez bir realiteyle az veya çok zulme maruz kalmış, onlara bu zulmü yapanlar ise halkın tepkisini çekmemek için asıl sebebi söylemek yerine iftira, çarpıtma ve komplo yollarıyla elde edilen ütopik sebepleri, gerçek gibi göstererek toplumu yönlendirmişlerdir. Bugün de tarih yeniden tekerrür etmiş ve Alparslan Kuytul Hocaefendi; suç örgütü kurmak(!), vakıfta para bulundurmak(!), gizli geçit yaptırmak(!),  gibi algılarla bir takım oyunlara maruz kalmıştır. Böylece, halkın nazarında artan puanlardan rahatsız olanlar düğmeye basıp buna bir “dur” demek istemişlerdir.

Hükümete ait bazı yanlışların tenkit edilmesini şu şekilde açıklamak mümkündür; Alparslan KUYTUL Hocaefendi, doğruları söyleyen gerçekleri gizli tutmayan yönü, haksızlık karşısında susmayan yapısı, sakıncalı gördüğü durumları ifade etme şuuru ve hocalık vasfının üzerine yüklediği sorumluluk hissiyatı ile her şeyi göze alarak her zaman doğruya doğru yanlışa yanlış demiştir. Örneğin: Irak Savaşı esnasında Türkiye’nin Irak’a karşı Amerika’yı desteklemesi, sokağa dökülme mevzusunda Suriyeli vatandaşların Türkiye tarafından teşvik edilmesi ve Mısır’da Laikliğin tavsiye edilmesi gibi konularda yapmış olduğu haklı tenkitler neticesinde nasihat almak yerine rahatsız olmayı tercih eden kimseler tarafından susturulmak istenmiştir.

Dolayısıyla, Tevhid’in anlatılması bir kesimi rahatsız ederken tenkitlerin yapılması da başka bir kesimi huzursuz etmektedir. Fakat bütün bunlara rağmen yaşanan gelişmeler, Alparslan KUYTUL Hocaefendi ile Furkan Gönüllülerinin; İslam davasını anlatmaktan, doğruları söylemekten vazgeçmeyeceklerinin; sonunda müebbet olsa dahi sonucun değişmeyeceğinin habercisidir.

Alparslan Kuytul Hocaefendi, konuyla ilgili sorulan bir soruya şu şekilde cevap vermiştir;

 “Biz Müslümana düşman olacak insan değiliz. Bizimki haksızlıklara düşmanlık yapmaktır. Bugüne kadar AKP’yi tenkit ettiğimiz hususlarda var, takdir ettiğimiz hususlarda var. Biz muhalefet partisi değiliz. Biz islam namına görüşümüzü ortaya koyuyoruz. Hangi hükümet olursa olsun hakikatleri konuşmak bir müslüman olarak bizim vazifemizdir. Çözüm süreci başlattılar, takdir ettim destek verdim. Bu akan kan durmalı. Bu hükümetin en büyük projesi; çözüm sürecidir, onu destekledim. En büyük hizmeti; başörtüsünü hallettiler tebrik ettim, takdir ettim. Biz muhalefet partisi gibi her şeye muhalefet eden insanlar değiliz. Tenkit ettiğimiz şeyde olur, takdir ettiğimiz şeyde olur. “

Biz Hükümet Düşmanı Değiliz; Haksızlıkları Dile Getirmek Alimlerin Vazifesidir!

Son olarak bilinmelidir ki Furkan Vakfı herhangi bir suça dâhil olabilecek potansiyelde bir cemaat değil; medeniyeti özümsemiş hayırlı kimselerden müteşekkil Kur’an ve Sünnet eksenli resmi bir kuruluştur.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here