Bu sayımızdaki yazımızın başlığını aslında biz koymadık, bugünlerde çokça sorulan sorulardan biri bu! İnsanlar merak ediyorlar; birden bire (!) bir cemaat, ortaya çıkıyor, videoları sosyal medyada çok izleniyor, takipçileri her geçen gün artıyor. Bunların amaçları ne, bunları kim destekliyor, kime dost kime düşmanlar, fikirleri ne doğrultuda ve hedefleri ne? Bu sorular özellikle sosyal medyada sıkça rastlanan sorular.

Kur’an-ı Kerim’i Furkan olarak indiren, Hadi sıfatıyla hak ile batılı ayırmanın yollarını gösteren Rabbimize hamd olsun. Batılın karşısında hak ile dimdik duran Yüce Rasule salât ve selam olsun. Bugün Allah ve Rasulünün izinde Furkan olma yolunda ilerleyen tüm kardeşlerime selam olsun.
İlk olarak şunu belirtmek isterim ki Furkan Vakfı’nın davasına gönül verenlere ‘Furkancı’ ismini biz takmadık. Bazılarının eleştirmek için bazılarının tanıtmak için kullandığı bir sıfat oldu bu günlerde.

Furkan Vakfı’nın ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin adının üç yıldır ardı arkası kesilmeyen engellemeler, iptal edilen konferanslarla sık sık gündeme gelmesi ve son olarak da 22 Nisan’da Adana’da yaşanan polis şiddeti sonrası sosyal medyada çok konuşulması üzerine insanlar haklı olarak merak ediyorlar: Kimdir bunlar? Özellikle sanal ortamda birden bire ortaya çıkıyorlar, birçok ilde konferanslar yapıyorlar, düzenli çalışıyorlar, hatta engelleniyorlar, gün geliyor güncel olaylara tepkilerini dile getiriyorlar…

Birileri Furkan Vakfı’nı yeni yeni duymaya başlasa da aslında yeni değil, Furkan Vakfı’nın kuruluşu 1994’e dayanıyor ve Alparslan Kuytul Hocaefendi 90’lı yıllardan bu yana her hafta halka açık tefsir dersleri yapıyor hala da 20 yıldır mutad olarak yaptığı Cuma derslerine canlı ve internet ortamında devam ediyor. Tefsir dersleri, konferanslar, soru-cevaplar ve çeşitli konularda yaptığı derslerin videoları Furkan Vakfı’nın sitesine sürekli yükleniyor. Vakfımızın bu şekilde hem bayanlara hem de erkeklere düzenli olarak yapılan tefsir dersleri, çeşitli eğitim ve hizmet faaliyetleri olmasına rağmen Alparslan Kuytul Hocaefendi, kimsenin sesini çıkarmadığı olaylara ses verdiği videolarının internet ortamında yayılmasıyla daha çok tanınmaya başlandı, bazıları iyi bazıları kötü niyetlerle takip eder oldu.

Vakfımızın kurucusu olan Alparslan Kuytul Hocaefendi; gün geldi hükümetin (15 Temmuz’dan önce) paralelci dediklerine eleştirilerde bulundu: Dinler arası diyalog projesinin, insanları haramlara alıştıran Türkçe olimpiyatlarının vb. dini bozacak oluşumların karşısında durdu Hükümet taraftarları alkışladı. Gün geldi Hükümetin Müslümanlara yakışmayacak çıkışlarını eleştirdi, Hükümet karşıtları alkışladı. Buna göre insanlar bir gün bir taraftan baktılar ‘şucusunuz’ dediler. Bir gün diğer taraftan baktılar ‘bucusunuz’ dediler. Tüm bu ithamlara karşılık kendimizi defalarca ifade etmeye çalıştığımız halde bir takım insanlar illaki yapıştırdıkları yaftalara inanmak istediler.

Bu arada sanal ortamda Furkan Vakfı’nı yeni, yani birkaç yıldır gören ve bir takım çıkışlarıyla tanıyan bazı kişiler, yeni oluşmuş ve birden bire büyüyen bir yapı zannederek, ‘Arkasında kim var ki bu kadar hızlı büyüyebiliyorlar?’ diye şüphelere düştüler. Burada bize düşen kendimizi iyi ifade etmeye, tanıtmaya çalışmak olduğu gibi Müslüman kardeşlerimize düşen de; dost mu düşman mı belli olmayan kişilerin ortaya attığı laflara inanmak yerine az biraz zaman ayırıp önyargısız bir şekilde tanımaya çalışmak olmalıydı.

Bazıları birden bire büyüdü zannediyorsa da bugün büyük bir aileye dönüşmemiz sanıldığı kadar kolay olmadı. Biz, 30 yıldır yoğun bir şekilde eğitim ve hizmet faaliyetleri yapmaktayız. Önce üç kişi sonra on, derken otuz ve böyle böyle tanıyan ve sevenlerimiz arttı. Davamızı bizimle birlikte yüklenmek isteyenler uzun yıllar içinde gün gün, emek emek çoğaldı. Bu duruma binlerce insan şahittir.

Peki, Neden Bu Gayret Ve Faaliyet? Sürekli Bir Hareket Var, Maksadımız Ne?

Muhterem Hocamızın belirttiği gibi yeryüzü Allah’ın ama O’nun dediği olmuyor, insanlar O’nun hükümlerini dikkate almıyorlar. Bu dünya Allah’ın ise O’nun kanunlarının geçerli olması elbette ki O’nun hakkıdır. Ayrıca insanlığın mutluluğu için ancak o sonsuz merhamet, sonsuz ilim ve adalet sahibi olan Yüce Rabbimizin dediği olmalıdır.
O’nu tanımalıyız. Kur’an’ı anlamalıyız. Mesajını duyurmalıyız. Tüm insanlar bu güzel kanunlar manzumesinden haberdar olmalı. Daima öğrenmeliyiz, yaşamalıyız ve öğretmeliyiz. İslam davetçisi olmalıyız. Böylelikle temiz bir toplumun oluşmasında bir payımız olmalı… Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “De ki Ey Rasulüm! Ben Müslümanlardanım diyen ve Allah’a davet edenden daha güzel sözlü olan kimdir.”
Bu saydıklarımız tüm Müslümanların vazifesidir.

Biz İslam Davetçisi Olmayı Kendimize Meslek Olarak Seçtik

Hocaefendi başta olmak üzere bütün kardeşlerimizin, zerre kadar kişisel menfaati olmaksızın tek gayesi budur; Allah’ın Müslümanlara emrettiği ve Rasulünün de bizlere örnek teşkil ettiği bu kutsal görevi yerine getirmek. Efendimizden bize miras olarak bırakılan bu davaya sahip çıkmak, sorumluluğunu yerine getirmeye çalışmak; İslam davetçisi olmak… Bu şekilde milletimizin ve ümmetimizin uyanışı ve dirilişi için gayret etmek! Mazlum duruma düşmüş ve kurtuluş arayan ümmetin derdine bir nebze de olsa derman olmaya çalışmak! Vakfımızın, sitelerimizin, derslerimizin, konferanslarımızın ve yaptığımız diğer bütün çalışmaların tek gayesi budur.

Derdimiz Ne Bir Parti Kurmak Ne De Birilerine Muhalif Olmaktır!

Derdimiz sadece ve sadece doğru bildiklerimizi konuşmak ve hak bildiğimiz bu davayı sonuna kadar savunmaktır! Doğruya doğru, yanlışa da yanlış demek yani Furkan olmaktır!*

Davamız İslam davası, hedefimiz tüm insanlığın ihtiyacı olan İSLAM MEDENİYETİ’dir. Yolumuz ise Peygamberimizin yoludur. Rabbanî yani tavizsiz ama müsamahakâr olmaya çalışarak Peygamberin adımlarını takip etmeye çalışmak! Alparslan Kuytul Hocaefendi başta olmak üzere bütün kardeşlerimizin samimane tüm gayretleri sadece bunun içindir. Allah’tan ve Müslüman kardeşlerimizden başka dayandığımız ve güvendiğimiz kimsemiz de yoktur. Bu da bize yeter!
Bize bundan başka maksatlar yükleyenler, bilir bilmez ithamlarda bulunanlar, bu davaya gönül vermiş binlerce insanın hakkına girmektedirler. Tam anlamadan, tanımadan konuşanları kardeşçe uyarmak isterim, bu kadar insanın aleyhinde konuşmak büyük bir vebaldir.

Şimdiye Kadar Sosyal Medyada Çok Tanınmayışımızın Nedeni İse;

Sosyal medyada sanki birden bire ortaya çıkmış gibi görünse de aslında bu güne kadar yaptığımız yoğun eğitim ve hizmet faaliyetleri sebebiyle sosyal medyada çok aktif olamadık. Hala da birçoğumuz yoğun işleri sebebiyle olabileceği aktifliğe ulaşamamaktadır. Bizi sosyal medyada destekleyenlerin birçoğu ise, 30 yıldır emek emek sesimizi duyurduğumuz kardeşlerimiz, talebelerimizdir. Tüm engellemelere rağmen Elhamdülillah hâlâ eğitim ve hizmet faaliyetlerimize ara vermeksizin devam ediyoruz.
Bizi tanımak isteyenlere, görüşlerimizi kabul etse de etmese de bizimle seviyeli bir şekilde muhatap olmak hatta tartışmak isteyenlere kapımız her zaman açıktır.
Bu hayırlı hizmette emeği geçen ve geçmekte olan samimi ve fedakâr bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun.
Tüm kardeşlerimiz, destekleyenlerimiz ve sevenlerimiz Allah’a Emanet… Rabbim bizleri, kötü niyetli olanlardan muhafaza eylesin…
*Furkan: Sözlük manasında bizim bildiğimiz fark kelimesinin Arapça türemişi olarak doğru ile yanlışın, hak ile batılın, iyi ile kötünün, saf-temiz olanla karışmış olanın vb. ayrılması, farkının ortaya çıkması demektir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here