Mü’minlerin yegâne velisi, koruyucusu, merhametiyle bizleri kuşatan yüce Rabbimize hamd, sabrın ve tahammülün en büyük örneği Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e salât ve selam olsun.
İnsanın yeryüzüne imtihan için gönderildiği hepimizin malumudur. Dünya hayatının bir sınav yeri, ahiretin ise mükâfatların eksiksiz ödeneceği ebedi âlem olduğu da elbette ki malumumuz.
Sınav; kişinin derecesini, ilmini, sabrını, gayretini gösteren bir denemedir. Dünya hayatı, insanların Allah’a ve O’nun gösterdiği doğrulara iman edip etmeyeceğini; mü’minlerin ise hangisinin derecesinin daha iyi olduğunu göstermesi için gerekli bir sahadır.
Geçmiş peygamberlerin ve kavimlerin hayatlarında nice imtihanlara şahit oluyoruz… Nice zorluklara uğradılar bu din uğrunda! Nice acılar çektiler! İmtihanın en zoru anlaşılamamak olsa gerek! Anlaşılmadılar… Yalnız kaldılar… Zulme uğradılar… Hapsedildiler… Sürgün edildiler… Çeşitli entrikalarla uğraşmak durumunda kaldılar… Gece gündüz sıkıntılara maruz kaldılar… Yıprandılar, çok yıpratıldılar… Ama vazgeçmeyenler kazandılar… KURTULDULAR!
Bir defasında Mekke’de Allah Rasulü Kâbe’nin duvarına yaslanmış oturuyordu. Habbab b. Eret Radıyallahu Anh yanına geldi ve “Ya Rasulallah! Dua etsen de Allah bizi bu zulümden kurtarsa” dedi. Habbab b. Eret ki vücudu müşriklerin ateşi ile dağlanmış, sırtı delik deşik olmuş, Mekke’nin en çok zulme uğramış Müslümanı… Efendimiz ona baktı, sırtını yasladığı yerden doğruldu, belli ki kızmıştı. “Sizden öncekiler vücutları demir taraklarla doğranmıştı da yine de dinlerinden dönmemişlerdi” buyurdu. “Öyle bir gün gelecek ki bir kadın tek başına San’a’dan Hadramevt’e kadar tek başına gidecek ve Allah’tan başka kimseden korkmayacak. Ama siz ACELE EDİYORSUNUZ!”1
Demek ki verilecek vergiler, ileride kazanılacak kazançlar büyük olunca uğrunda katlanılan sıkıntıların da büyük olması normal oluyormuş! Bu hadiste bakılacak (en azından) iki nokta var: 1. Bu din ve dava o kadar hak bir dava ki bu hakikat uğrunda etleriniz lime lime doğransa da değer! 2. Bu sıkıntı ve imtihanların sonucunda büyük kazançlar elde edilecekse, sabırla beklemek ve zorluklara dayanmak şart!
Hem dünyada hem de ahirette verilecek güzel mükâfatlar bedel istiyor, ispat istiyor, hak etmeyi gerektiriyor. Bu sebeple imtihanlar birer fırsata dönüşüyor. Yani imtihanlar, dünyada kendimizi ispatlayabileceğimiz kulvarların açılması manasına geliyor. İnancımızı, sabrımızı, istikrarımızı, gayretimizi, dayanıklılığımızı ispat edeceğimiz yarış meydanı…
İşte buna binaen de Rabbimiz buyuruyor: “Sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?”2
O halde başımıza bazı sıkıntılar elbette ki gelecek! Küçük büyük bazı imtihanlardan geçeceğiz mutlaka!
Bu durumda başarıya ulaşmak için imtihan dönemlerinde dikkat edeceğimiz hususlar çok büyük önem arz ediyor.
İmtihan Günlerinde Dikkat Edilecek Hususlar
1. Zorlukları aşmayı kolaylaştıracak en önemli etken; birliğin korunmasıdır. Birlik, kuvvet kazandırır. Bir imtihandan geçtiğinizi hissettiğinizde asla yalnız kalmayın. Sizi doğruya sevk edecek, destek ve güç verecek kardeşler edinin ve onlarla daima görüşün. Kardeşlerinizle sabrınızı, ümidinizi paylaşın. Bu durum sizi, çevrenin olumsuz etkisinden ve şeytanın vesveselerinden koruyacaktır. Kardeşliğini geliştirenler, sürekli birbirleriyle görüşenler ve birbirinden asla ayrı kalmayanlar böylesi zor dönemleri daha kolay atlatır.
2. İmtihan zamanlarında ümidi yeşertecek sebepler olduğu gibi ümidimizi kıracak etkenler de mutlaka olacaktır. Hatta ümit kıranlar daha fazla olacaktır. Moral bozucu olmayın! “Allah mü’minlerin velisidir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır”3 ayetinin ışığında, daima ümitvâr olun! Ümit vitamindir, güçtür, muharriktir, dopingdir hatta! Moral bozmak isteyenlere de fırsat vermeyin.
3. Böyle zamanlarda maneviyatımızın kuvveti, tutunacağımız en sağlam kulptur.
• Dua edin, durmadan dua edin! Yalvarın yakarın Rabbimize; ‘bizi felaha erdir’ diye. Dua; bir yandan taleptir ki ‘en yüce makama başvurmak’ manasına gelir. Diğer yandan o yüce makama yaklaşma vesilesidir. Dua; Âlemlerin Rabbi ile konuşmak, dertleşmek, derdine derman aramaktır.
• Allah’ı zikretmeye ağırlık vermek ve ibadetlerde hassas olmaya çalışmak da Rabbimize sarılmak, O’na sığınmak demektir. İbadetleri ve zikri artırmak suretiyle Yüce Rabbimizin kapısında beklemek, ümitle ve sabırla yardımını istemek! O’nun kudretine güvenmek, lütfuna mazhar olmak için çabalamak Rabbimizin merhametine nail olmaya sebep olacaktır. O merhamet ederse, zulüm ateşini bize serin kılar.
• Gece ibadetine ağırlık vermek, bu yakarışın ve yaklaşmanın en güzelidir. Gündüz dolan sineler, gece Rabbine yakarışla huzura erer ve sabaha dinç ve güçlü olarak çıkar. Bir önceki akşam ‘bitiyorum herhalde, sabrım azalıyor’ zannettiğin zamanlarda, ertesi güne dinç başlamanın yolu bundan başka ne olabilir? Gece neşesini, gece azığını yakalamak! Kudsî bir hadiste şöyle geçiyor: “Allah Azze ve Celle her gecenin son üçte birinde gök semasına tecelli eder ve ‘yok mu dua eden duasına icabet edeyim, yok mu isteyen vereyim’ buyurur.”4
4. İmtihan günlerinde sabırlı olmaya çalışmalıyız. Sabrımız zorlansa da dişimizi sıkmayı başarabilmeliyiz. Ve asla unutmamalıyız ki sadece sabredenler kazanır ve “Allah sabredenlerle beraberdir.”5
5. Böyle dönemlerde hak davamızdan ve onun uğrunda yaptıklarınızdan mutmain olmak da çok önemlidir. Kalpte şüpheye mahal bırakmamak şarttır. Normal zamanlarda bile şüphe beynimizi kemirirken, güçlü olmamız gereken böylesi hassas dönemlerde şüpheden uzak durmak, bunun için de davamızı çok iyi anlamış olmak şarttır. Ne yaptığımızdan emin, neyin doğru neyin yanlış olduğundan mutmain olmak bu günlerde çok önemlidir.
İmtihan günleri zorludur, sıkıntılıdır ama böylesi sınavlardan geçebildiğimizde her bir kişinin kabiliyetleri, tahammülü gelişir, derecesi yükselir. Nasıl ki çok fazla sıkıştırma ve ısı sayesinde kömür elmasa dönüşürse, nefsinin esaretinde kıymetsiz bir hayat sürenler, imtihan günlerinde Rablerine teslimiyetin zirvelerine yükselerek cennetliklerden yazılma fırsatına erebilirler.
Rabbimizden imtihan günlerini fırsata çevirebilenlerden olmayı niyaz ediyoruz. Bu vesile ile o yüce rahmete ve inayete erenlerden olabilmek temennisiyle Allah’a emanet olun.
Kaynak
1-Buhari, Sahih, c. 4, s. 238-239.
2-Bakara, 214
3-Bakara, 257
4-Kurtubi, c. 2/4, 39
5-Bakara, 153