Hakkı Feda Edeceğime, Kendimi Feda Ederim!
İki yıla yakın süredir cezaevinde bulunan Alparslan Kuytul Hocaefendi, ailesiyle yapmış olduğu telefon görüşmesinde; hakkı konuşanların, tarihin her döneminde batılın tarafgirliğini yapanlar tarafından, iftira, karalama, hapis gibi bir takım yaptırımlara maruz bırakıldıklarını belirtti.
Her ne pahasına olsun olursa hakkı üstün tutmanın gerekliliğine değinen Alparslan Kuytul Hocaefendi, imtihanların insanların pişmesi için geldiğini ve imtihanlarla pişmenin İslam davetçileri için elzem olduğunu vurguladı.
Bir peygamber ahlakı ve düsturu olan ‘hakkı konuşma’ eyleminin, tüm hakikat erlerinin önceliği olması gerektiğini ve hakkın her daim enaniyet gibi dünyevi menfaatlerden üstün tutulması gerektiğini açıkladı.
Bugüne kadar yaşanılan tüm haksızlıkların asıl sebebinin, hakkı savunmak olduğunu belirten Alparslan Kuytul Hocaefendi, “Birçok insan susmayı tavsiye eder, sus diyenler Hakkı feda et demiş oluyorlar aslında.” diyerek doğruları söylemeyenlerin hakkı feda ettiklerini açıkladı.
“Hakkı feda edeceğime, kendi feda ederim” çünkü, Hak benden üstündür. Birçok insan susmayı tavsiye eder ama Hakkı feda et, demiş oluyor aslında. Yani sus diyenler Hakkı feda et demiş oluyorlar. Halbuki, Hak benden üstündür; Hakkı nasıl feda edeyim yani?
Yani yanmayı göze almak zorundayız çünkü yanmayanlar aydınlatamazlar. Yanlışları göze almak zorundayız çünkü bu bir risktir. Yanlışları sorgulayanlar sorgulanmayı göze almalıdırlar. Eğer sorgulanmayı göze almıyorsan, yanlışları da sorgulayamazsın. Sorgulamayanlar da aslında bundan dolayı sorgulamıyorlar.
Bir kişinin hakikati anlaması için, on kişinin saldırısına hazır olunmalıdır. Eğer hakikati konuşuyorsanız sizi bir kişi anlayacak belki ama on kişi de saldıracak. On kişinin saldırması mı göze almıyorsan bir kişinin hakikati anlamasını sağlayamazsın. Bunu böyle bilmelisin. Hep böyle gitmez. Elbette devran değişir. Şunu iyi bilmeliyiz, “Mazlumlar dik durursa zalimler eğilir. Mazlumlar eğilirse zalimler daha da diklenir.” Eğer, yani zalimlerin daha diklenmesini istemiyorsa Müslümanlar dik durmalılar, eğilmemeliler.
“Doğruları, hakikatleri ne olursa olsun söylemeyi ahlak edinmeliyiz.” Mehmet Akif’in şiirinde dediği gibi; “Budur cihanda en beğendiğim meslek; sözün odun olsun , Hakikat olsun tek.” İsterse odun olsun ama doğruları konuş. Belki üslubuna göre konuşamamış olabiliriz, belki bazı yerlerde üslup hatası olabilir ama; isterse odun gibi söyle ama hakikati söyle yani. Söylediklerin doğru değilse istediğin kadar güzel, yaldızlı kelimelerle söyle ne ifade eder? Yani güçlülere yalakalık yapıyorsan istediğin kadar güzel ifadelerle ifade et, ne ifade eder yani? Allah’a güveneceğiz.