Eşim Alparslan Kuytul ile 06.07.2018 Cuma günü Bolu Cezaevinden gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmesinden sizler için yazdığım notlar;

Selamun Aleyküm…

Ben iyiyim çok şükür. Hani geçen sana Mevlana’nın bir sözünü söylemiştim; “İyiyim desem yalan olur. Kötüyüm desem inancıma dokunur. İyisi mi kendimi hamde vurayım” demiş. Biz ağız alışkanlığıyla iyiyiz diyoruz ama iyiyiz derken Elhamdülillah’ı kastediyoruz aslında.
Hiçbir isteğimizi kabul etmiyorlar. Haftalık programı (cezaevi kısıtlamalarını) daha kötü yaptılar. Eskisinden daha kötü bir şekle getirdiler. Ama yine de çok şükür kendimi çok kötü hissetmiyorum. Oturup kitabımı okuyorum. Çok fazla sıkıntı çekmiyorum diyebilirim.

Biz kullar olarak hepimiz Allah’tan yüksek makamlar istiyoruz. Kim yüksek makam isterse zor imtihanlara hazır olmalıdır. Bu dava iğneyle kuyu kazma mücadelesidir. Bazen iğneyi de bulamayacağız, o zaman da tırnaklarımızla kazacağız. İşte şimdi onu yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta Allah’ın bize takdir ettiği neyse o gerçekleşir. Allah Azze ve Celle Tevbe suresinde buyuruyor; “Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ” “De ki Allah’ın ancak bizim için yazdığından başkası bize dokunmaz. O Allah bizim Mevla’mızdır. O halde mü’minler Allah’a tevekkül etsinler.”
Biz de Allah’a tevekkül ediyoruz. İnsanlardan bir fayda olmayacağını da biliyoruz. Ve yine Allah Azze ve Celle Nahl suresinde; “Vesbır ve mâ sabruke illâ billâhi” buyuruyor. “Sabret, senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir.” “Ve lâ tahzen aleyhim.” “Onlardan dolayı da kederlenme.” “Ve lâ teku fî daykın mimmâ yemkurûn.” “Ve onların tuzaklarından dolayı da kaygı duyma.”
Biz de O’na iman etmişiz. O şekilde sabrediyoruz.

İnsanlar zulme gözlerini kapatmış, kulaklarını kapatmış. Ben onlara diyorum ki, “Zulme gözünü kapatıp kulağını tıkayanlar, yarınlarda görülmeyecek ve dinlenilmeyeceklerdir. Ceza amelin cinsinden olacaktır. Bugün görmeyenler, duymayanlar yarın görülmeyecek ve duyulmayacaktır. Bugün zulme sessiz kalanlar, yarın zulme uğradıkları zaman insanların tepki göstermesini ve kendisini desteklemesini bekleme hakkına da sahip olamazlar.”

Her şeye sessiz kalıyorlar sonra onların da başına gelirse ‘bize zulmedildi neden kimse konuşmuyor’ diyecekler. Siz konuştunuz mu? Bugün de bize zulüm yapılıyor. Ben zulme uğrayanları savundum. Ama sen bugün bize yapılanı seyrediyorsun!
Bir kardeşimiz mektubunda bir Alman rahibin şu sözünü yazmış;
“Önce Yahudiler için geldiler sesimi çıkarmadım çünkü ben Yahudi değildim. Sonra Komünistler için geldiler yine sesimi çıkarmadım çünkü ben Komünist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, yine sesimi çıkarmadım çünkü ben sendikacı da değildim. Sonra benim için geldiler, artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı.” Şimdi aynen o durum. Her şeye sessiz kalanlar, o adamın durumuna düşecekler ve ileride pişmanlık duyacaklar.

Sessiz kalmaya devam etsinler. Biz ateş gibi yanmaya devam edeceğiz. Ateş gibi yanacağız. Ama sonunda küle değil, güle dönüşeceğiz inşallah.
Kardeşlerime söylemek istediğim şudur;
Beni çok sevdiğini söyleyip, İslam’a hizmette rol almayanlar, Allah’ı sevmeden beni sevmişler demektir. Ben böyle bir sevgiyi kabul etmeye Allah’tan hayâ ederim. Beni seviyorlarsa o zaman Allah’a hizmet etsinler. Yerlerinde oturmasınlar. Sürekli anlatsınlar, koştursunlar.
İnsanların çoğunluğu maalesef cesaret ve musibet imtihanlarını kaybeder. Bu iki imtihanı kazananların kazanamayacağı imtihan azdır.
Ben geçen gün rüyamda eski evimizin önündeki erik ağacının bir anda yeşerdiğini ve meyve verdiğini görüyorum ve ‘bahar geldi’ diyorum. Eğer bu imtihanı kazanırsak inşallah ondan sonrası bahardır.
Ve ne hapishanenin beton duvarları demir parmaklıkları ne de bu iftiralar doğru fikirlerin kitlelere ulaşmasını durduramaz. Onlar, belki beni içeri atmakla bu davanın bu hareketin durmasını planladılar. Ama insanlara doğru fikirleri, inançları ulaştıracak olan Allah’tır. Dolayısıyla Allah’ın da önünde hiçbir engel duramaz.

Fikirler zulme uğradıkça yayılır. Sezai Karakoç’un dediği gibi;
“Geceye yenilmeyen her insana Allah ödül olarak bir sabah, bir gündüz nasip eder.” Eğer bu geceye yenilmezsek, inşallah sabahı göreceğiz.
Haklıysak korkmayacağız! Haksız olmaktan korkacağız. Çünkü haklıysak HAKK bizi her daim koruyacaktır.
Abdulkadir Geylani’nin güzel bir sözü var;
“Evladım, musibet seni helak etmek için gelmedi ki! Senin imanını ve sabrını imtihan etmek için geldi.” Musibet kulun körüğüdür. Sonuçta ya altın ya tortu ya da pas çıkar. Yani Allah sendeki (varsa) altını ortaya çıkarmak için imtihan ediyor.
O halde sabredeceğiz…

06.07.2018 Cuma günü Bolu Cezaevinden gerçekleştirilen telefon görüşmesinden- Semra Kuytul

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here