Özelde cumhuriyet.com.tr’ye
Genelde ise tüm yayın kuruluşlarına ithafen:
Sizde Olmayan Şey: ADALET!
-“Böyle değiliz” diyeni tenzih ederim -ki bugün, bu büyük bir iddia olur-
Ne güzel buyuruyor Yüce Rabbimiz: “Bir topluluğa karşı olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe götürmesin…” Sizde olmayan şey de işte tam olarak bu! ADALET!
Soruyorum: Gazetecilikte; adalet mi, tarafgirlik mi?
Adaletten geçtim de peki tarafını neye göre seçiyorsun?
Doğrular mı, menfaatler mi, düşmanlıklar mı?
Bugün maalesef önce taraflar seçiliyor. Sonra kim hangi taraftaysa artık bir başkasının doğru söyleyip söylemediğine değil hangi tarafta olduğuna bakılıyor. Pe ki taraflar neye göre seçiliyor? Doğrulara göre mi, menfaatlere göre mi, düşmanlıklara göre mi? Menfaatine uygun taraf hangisiyse o ne yapsa doğrudur! Düşman bildiğin taraf ise ağzıyla kuş tutsa takdir edilemez ve asla haklı bir tarafı olamaz! Ne hale gelmişsiniz böyle!
Ensar Vakfı meselesinde Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin yaptığı açıklamadan sonra, birileri şaşkın! Daha düne kadar AKP’ye karşı eleştirel açıklamalar yapan Hocaefendi, şimdi ne oldu da Ensar Vakfı’nı savunacak tarzda açıklamalar yapıyor. Acaba salonlar verilmeye mi başlandı? Yoksa gizli bir anlaşma mı yapıldı? Böyle düşünenlerin, bu düşüncelere kapılmalarının sebebi nedir biliyor musunuz? Hayatlarında hiç, doğru bildikleri uğrunda konuşmamış, yazmamış olmaları! Onlara birilerini savunduran ya da birilerine tepki verdiren sadece tarafları, menfaatleri ve düşmanlıkları olmuş çünkü.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’de olup onlarda olmayan ise; DAİMA ADALETLİ OLMAYA ÇALIŞMASI
Peki; asıl konuya gelelim. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin! Doğruya doğru! Bir insanın hatası bir topluluğa mal edilir mi?
Belki yarın sizin içinizden biri de çıkıp sizin yüzünüzü kızartacak bir iş yapacak! O zaman sizi savunsak ve ‘diğerleri suçlu değil’ desek hoşunuza gitmez mi?
Bu arada haberiniz olsun! Bize hala Spor salonları verilmiyor! Hatta daha da ileri gidilerek düğün salonu sahipleri tehdit ediliyor. Hatta arkadaşlarımız emniyete çağrılıyor. Hemen hemen her ilde konferans afişlerimiz toplanıyor. Ama gelin görün ki bu durum Hocaefendi’yi, hakkı hak sahibine vermekten alıkoymuyor. Doğru bildiğini; kimin hoşuna gidecek, kimin hoşuna gitmeyecek hesabı yapmadan konuşmaya devam ediyor.
Siz ne yapıyorsunuz? O adaletli konuşmayı bile cımbızlayarak, sanki tecavüzcüyü savunuyormuş gibi ya da olağan görüyormuş gibi anlaşılmasına sebep olacak bir başlık atıyorsunuz. İşte yine, bir adaletten sapma örneği daha! Ne diyorsunuz: “SKANDAL SÖZLER! Çocuk tecavüzcüleri için bunları söyledi… Peygamberin cemaatinde de vardı…” Bu ne demek! Hocaefendi bunu meşru mu görüyor! Bu alçakça yaklaşım kabul edilemez. Hocaefendi; “bir kişinin hatasıyla bir topluluk yargılanamaz” diyor ki ADALET de zaten bunu gerektirir.
Hocaefendi, kendisine Ensar Vakfı’yla ilgili sorulan soruya verdiği o cevapta; “Bir kişinin hatası bir topluma mâl edilmemeli ama o terbiyesizliği yapan kişiye gereken ceza verilmeli” diyerek konuşmasına devam ediyor. Hatta “böyle bir olay CHP’de de olsa yine aynı şeyi söylerim” diyor. “İnsan zayıftır, nefsine uyabilir. Böyle insanlar her topluluktan çıkabilir. Peygamberimizin ashabının da hepsi Hz. Ebu Bekir gibi değildi elbet” diyor. Bu sözün neresi yanlış?
Ama siz istiyorsunuz ki bir topluluğu düşman bilmişseniz herkes hep onların aleyhinde konuşsun. Doğru-eğri önemli değil. AKP’liler de bunu yapıyor. Onlar da; “herkes bizim lehimiz de olsun kimse eleştirmesin” mantığını güdüyor. Bu durumda birbirinizden farkınız ne? Bu particilik ve tarafgirlik bu milleti müthiş derecede bozmuş. Uyanın artık ve bilin ki herhangi bir taraf değil haklı olan kazanır.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin konuşmalarını bu kadar ince cımbızlayabilmeyi başardığınıza göre sıkı takipçisisiniz anlaşılan. O halde Alparslan Kuytul Hocaefendi’de olan adalet duygusunu siz de görmüşsünüzdür. İşte bir iki örnek: Düne kadar İslam’a zarar verdiğine inandığı için eleştirdiği camia düştüğünde; bir darbe de o vurmadı, kendileri de buna şahittir, haklarını savundu. Partici olmadığı halde çözüm sürecini destekledi, başörtüsü konusunda hükümeti takdir etti. Fikirlerine asla katılmadığı bir topluluğa bir haksızlık yapıldığına şahit olunca onların haklılık payını da verdi. Memlekete zarar geleceğini gördü ve kimsenin ağzını açıp konuşmadığı günlerde “Rus uçağı düşmemeliydi” dedi. Bunlara karşılık, bir gün “Paralelci” dediler, bir gün “Hdp’li” dediler, bir gün “Rus taraftarı”…
Haktan sapanlar, doğruları itiraf edecek şerefli duruşu gösteremediler. O ise hala “neci” diyeceklerine bakmadan doğru bildiğini konuşmaya devam ediyor. Halkımızın temiz vicdanı ise; gerçekleri tüm açıklığı ile seyrediyor ve gerekli puanları veriyor.
Atasözü de var; yiğidi öldür ama hakkını yeme!
Bugün ise ne yiğit kalmış meydanda ne hak! Bir yiğit çıktığı zaman da atasözünün ilk kısmı emir telakki ediliyor ve o yiğidi linç etme operasyonları başlatılıyor.
Ama yeter artık! Bu kaçıncı defadır kaçıncı yayın organıyla Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin cümleleri çarpıtılıyor, kırpılıyor ve maksadının dışına taşınıyor. Gazetecilikse gazetecilik! Her kanal ve gazete tarafsız ve doğru habercilik iddiasında ama maalesef hepsi taraftar! Güvenimiz kalmadı. Halk olarak hiç birinize güvenimiz kalmadı. Bu zamanda tüm gazete aboneliklerini iptal ettirmek lazım. Ta ki biri doğru haberciliğe dönene kadar.
Dürüst olun! Korkmayın dürüstlükten zarar gelmez. Ama kaybedilen güven, şeref ve onur biraz zor toparlanır. Artık insanları ahmak yerine koymayı bırakın.
Maksadını aşan manşetler atan, cımbızlama yapan, saptırmak için lafın eğriltilmeye müsait kısmını öne çıkaran ve bunu gazetecilik, yayıncılık sanan tüm yayın organlarını şiddetle kınıyorum, kınıyoruz…
Ve siz çarpıtma yaptığınız müddetçe kınamaya devam edeceğiz.
Çarpıtma haber yapanların karşısında durmaktan yorulmayacağız.
Daha önce kırpma ve çarpıtma yapanları da unutmadık!
Meydanı boş bulmuşsunuz pervasızca sallıyorsunuz.
Ama artık meydan boş değil!
Gün gelir de gerekirse bir komutla; bu davaya gönül vermiş yüzlerce kardeşimizin desteğiyle böyle yapanların hepsini; cımbızcılık, yalakalık gibi hak ettikleri mühür ile damgalarız. Bu damganın doğruluğunu delilleriyle de ispatlarız.
Haydi, hodri meydan!
Siz yorulmadan çarpıtın biz de yorulmadan bu vicdansızlığı yayalım. Bakalım kim kazançlı çıkacak!!!
(Biraz evvel arkadaşlardan öğrendim cumhuriyet.com bu habere attığı skandal başlığı değiştirmiş. Ama ben yine de bu yazımı yayınlattırmaktan vazgeçmiyorum. Bu iş bu kadar kolay değil! Önce yazacağını yaz sonra lafı çevir! Bundan sonra, tepki geldikten sonra değil yazmadan önce düşünün!)
Semra Kuytul
30-03-2016