(Yazının tamamı için “Şu Günlerde en Çok Korktuğum şey..” yazısına bakınız)

Hocaefendi, annesiyle geçirebileceği en kıymetli zamanlarını hatta belki de son fırsatlarını haksız yere tutulduğu bir cezaevinde geçiriyor.

Bu arada annesine bir şey olursa bu haksız kararı verenler ne yapacaklar? Zamanı geri çevirebilecekler mi?

Maalesef benim bu duygularımı yaşayan niceleri var memlekette. Mesela oğlunun ölümünden sonra göreve iade edildiğini yani AKLANDIĞINI yani SUÇSUZMUŞ! dendiği duyan o baba!

Karısı doğum yapıp, eşinin, bebeğinin en özel anlarını yaşayamayan, çocukları ortalıkta rezil olan, görevden atılmakla kalmayıp toplumdan da dışlanan, evinden kovulan ve sonra ‘kusura bakmayın suçsuzmuşsunuz, hadi kaldığınız yerden devam edin’ denilenler…

Bu arada malından, canından hatta namusundan oldu insanlar!

Sonra…

Evet, suçsuzsunuz hadi yolunuza bakın…

Yoluna mı? Kaldığı yerden mi? Yolu mu kaldı? Hatta nerde kalmıştı ki en son!

Geri gelmesi mümkün olmayan kayıplar verildikten sonra ‘suçsuzmuş’ demek ne kadar kolaylaşmış memlekette… 

Şimdi bunun sorumlusu yargı oluyor sanırım.. Bağımsız yargı (!) nedense (!) canından korktu ve yanlış kararlar verdi. Onu tehdit eden hiçbir şey olmadığı halde hepsi zevkine (!) insanları cezaevlerine doldurdu (!)

Nice kurum ve kuruluşlar ‘OHAL kaldırılsın’ diye sesini yükseltti. Niceleri bu konuda uyarılarda bulundu… Adalet feryatları arşa yükseldi!

Evet, yargı böyle yapmamalıydı, korkmamalıydı, bu haksızlıklar olmamalıydı…

Belki yargı suçlu, hâkim suçlu, savcı suçlu, hepsi de sorumluluğunu bilip ipleri elden bırakmamalıydı! Ama Nasrettin Hoca’nın dediği gibi ‘hırsızın hiç mi suçu yok!’

Semra Kuytul

07-03-2018

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here