Semra Kuytul Hocahanım blog sayfasında yeni bir yazı yayınladı. Hocahanım yeni yazısında, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 4 ay önce tutuklanarak tecrit zulmüne maruz bırakılmasının ardından son bir aydır çeşitli kişi ve kurumlarla yaptıkları görüşmeler hakkındaki değerlendirmelerini konu aldı.

Semra Kuytul Hocahanım blog sayfasında “Yapılan Görüşmeler Hakkında Değerlendirmeler -1” başlıklı yeni bir yazıya yer verdi.

Yeni yazısında, 30 Ocak sabahı Furkan Vakfı ve 24 eve yapılan, Alparslan Kuytul Hocaefendi ile birlikte 4 kişinin tutuklandığı operasyonun ardından yaşanan hukuksuzluklara çözüm bulabilmek, tecrübeli kişilerden fikir alabilmek ve oluşturulan algı operasyonlarının altında ezilmemek için son bir ay boyunca durmadan görüşmeler yaptıklarını söyleyen Hocahanım, bu görüşmeler hakkındaki değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı. Yaptıkları görüşmelerde, bir yandan yapılan hukuksuzluklara çareler ararken diğer yandan kendilerini tanıtarak karalama kampanyaları ve iftiralara açıklık getirmeye çalıştıklarını ifade etti. Hocahanım görüşmelerin hemen hepsinden olumlu sonuçlar aldıklarını, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının neredeyse tamamının Türkiye’de sürecin hukuki değil siyasi işlediğini düşündüğünü söyledi.

Semra Kuytul yazısında; “Furkan Vakfı Ve Alparslan Kuytul Olayının Yankıları”, “İslami Camianın Furkan Vakfı Operasyonuna Ve Alparslan Kuytul Hocaefendinin Tutukluluğuna Bakışı” gibi başlıklara yer verirken, ilerleyen günlerde yazının 2 ve 3. bölümlerini de paylaşacağını belirtti.

Semra Kuytul’un, “Yapılan Görüşmeler Hakkında Değerlendirmeler -1” başlıklı yazısı şu şekilde;

Ben Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Eşi Aynı Zamanda Dava Arkadaşı Semra Kuytul!

Bildiğiniz gibi 4 ay önce, 30 Ocak’ta Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfına ve 24 evimize operasyon gerçekleşti ve Alparslan Kuytul Hocaefendi ile birlikte 4 arkadaşımız tutuklandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi 4 aydır Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tecrite tabi tutuluyor ve hiçbir sosyal hakları verilmiyor. İlk duruşma müzekkeresine hiçbir dayanak olmaksızın ‘terör örgütü üyesi’ yazmış (ve bunun sebebini hiçbir yetkili izah edemiyor) öte yandan ‘terör örgütü lideri’ gibi muamele görerek ağır şartlarda bulunduruluyor. Ve daha nice hukuksuzluklar…

Diğer taraftan 30 Ocak operasyonu sonrası tahmin ettiğimiz gibi gerek sosyal medyada gerekse ulusal medyada eş zamanlı olarak bir karalama kampanyası başlatıldı. İftiralar ve karalama maksatlı paylaşımlar, bir yandan olayın her tarafta duyulmasına sebep olurken diğer taraftan kafaların karışmasına da sebep oldu.

Bizler de hem bu hukuksuzluklara çözüm bulabilmek, tecrübeli kişilerden fikir alabilmek hem de bu algı operasyonlarının altında ezilmemek için son bir ay boyunca durmadan görüşmeler yaptık. Gittiğimiz kişi ve kurumlarda, bir yandan bu hukuksuzluklara çareler ararken diğer yandan kendimizi tanıtarak karalama kampanyaları ve iftiralara açıklık getirmeye çalıştık.

Tabi bu görüşmelerin hepsinde ben bulunmadım ancak arkadaşlarımdan aldığım bilgiler ve kendi kanaatlerimle birlikte sizlere bu bilgilendirmeyi yapma gereği duydum. Çünkü bu görüşmelerin içeriğini ve neticelerini merak eden bir kitle var ve bende hiçbir şey kapalı kalsın istemiyorum. Topluma mâl olmuş bir meselenin, toplumdaki yankılarını herkesin bilmeye hakkı var.

Bizler bu zaman zarfında ekipler halinde birçok kanaat önderi, hoca, yazar, gazeteci, siyasetçi, hukukçu, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları dernekleri gibi çeşitli çevrelerden kişi ve kurumlarla bizzat görüşmelere başladık. Gidilen yerlerde kardeşlerimiz kendimizi tanıttı, fikirlerimizi anlattı, iftiralardan bahsettiler. Karşılıklı hasbihal ile geçen çok verimli tanışmalar ve ziyaretler gerçekleşti. Bu görüşmeler esnasında hemen hemen hepsine, operasyonun ayrıntılarının anlatıldığı, atılan iftiraların gerçek yönünün açıklandığı, görüşlerimizi ve faaliyetlerimizi tanıtan dokümanlar ve videolar sunuldu. Kafa karışıklıkları giderilmeye çalışıldı, fikir alındı. Öncelikle belirtmek istiyorum ki bu esnada çok güzel bir nezaket gördük, hepsine çok teşekkür ediyoruz.

Bu ziyaretlerin bereketini ve görüşmelerden elde edilen bazı verileri (ilk olarak özetle) paylaşmak istiyorum.

Gerçekleşen bu operasyon sonrasında yapılan görüşmeler bazı önemli hususları gün yüzüne çıkardı.

1-      Biz yaklaşık 30 yıldır İslami Faaliyet yapan bir cemaat olmamıza rağmen engellenme sürecinden itibaren (4 yıl önce) Türkiye’de tanınmaya başlamışız. “Sizi ilk defa dört yıl önce tanıdık” diyen çok kişi ile karşılaştık.

2-      Alparslan Kuytul Hocaefendi, halkımızın siyasi yorumlara olan merakı sebebiyle İslami ilimlerdeki derinliği ile değil de siyasi açıklamaları ile gündem olmuş! Hâlbuki İslami konferansları ve derslerinin yanında siyasi açıklamaları belki %5 derecesinde…

3-      30 Ocak, Şafak operasyonu öncesi başka operasyonlara da maruz kalmışız. Bir kısmını zamanında anlamış olsak da bir kısmının biz de yeni farkına varıyoruz. (Açıklayacağım)

4-      Aslında toplumun %95’inin rahatsız olduğu ve kendi aralarında konuştuğu konuları Alparslan Kuytul Hocaefendi yüksek sesle dile getirmiş!

5-      Hassaten İslami kesimin büyük bir çoğunluğu kırpılmış videolardan (sosyal medya operasyonundan) etkilenmemiş!

6-      Bize yapılan bu susturma operasyonunun daha sessizi, birçok grup ve cemaate bizden önce yapılmış!

7-      Kimse kendinden emin değil ve suçlu olmadığı halde herkes her an kendine de bir operasyon yapılabilir beklentisinde yani toplumda yarına güven yok!

8-      Kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının neredeyse tamamı Türkiye’de sürecin hukuki değil siyasi işlediğini düşünüyor!

9-      Bizim gibi bir cemaate böyle bir operasyonun yapılacağını herkes zaten bekliyormuş, kimse şaşırmamış! (Sebeplerini açıklayacağım)

KONUYU GENİŞLETECEK OLURSAK:

Furkan Vakfı Ve Alparslan Kuytul Olayının Yankıları:

Yaklaşık bir ay önce başladığımız ve çeşitli kişi ve kurumlarla yaptığımız görüşmeler neticesinde şuna açıkça kanaat getirdik ki; Furkan Vakfı Baskını ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklanması olayı Türkiye’de ve Dünya Müslümanları arasında tahmin ettiğimizden çok daha büyük bir yankı bulmuş.

Yapılan görüşmelerin nerdeyse tamamında karşılaştığımız husus şu; olaya tepkisini dile getirsin ya da getirmesin biz anlatmadan onlar zaten olayımızı ve sürecin nereye varacağını ilgiyle ve yakından takip ediyorlar, yapılan hukuksuzlukların da farkındalar.

Hatta siyasetçiler de dâhil olmak üzere birçok kesim Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi videolarından takip ediyor ve son konuşmalarının neler ve hangi konularda olduğunu çok iyi biliyor.

İslami Camianın Furkan Vakfı Operasyonuna Ve Alparslan Kuytul Hocaefendinin Tutukluluğuna Bakışı:

İslami camiadan sivil toplum kuruluşları da dâhil yaklaşık 50 kadar hoca ve kanaat önderi ile görüşüldü. Burada ortak kanaatlerden bahsedeceğim. Söylenenleri eksik ya da fazla olmaksızın aynen belirtmeye çalışacağım.

Bize yapılan bu operasyonun;

1-      Cemaatlere yapılan baskı kapsamında olduğu,

2-      Susturma amaçlı olduğu,

3-      Diğer grup ve cemaatleri de korkutma maksatlı olduğu,

4-      Hükümete karşı tenkitleri açıkça dile getirdiğimiz için,

5-      Tevhidi anlattığımız için olduğu düşüncesi gene olarak hâkim.

Bu durumda sabırla ve teenni ile yolumuza devam etmemiz gerekliliği ise özellikle vurgulandı.

Yaşadığımız süreç itibariyle;

1-      Türkiye’de İslami faaliyetlerin önünün kapatılmaya çalışıldığı,

2-      Siyasi baskının arttığı,

3-      İkinci 28 Şubat sürecinin yaşandığı,

4-      Konuşma ve ifade hürriyetinin kalmadığı gibi tenkit hürriyetinin ise asla kimseye tanınmadığı,

5-      Türkiye’nin geleceğinde Müslümanların durumuna dair ciddi endişelerin olduğu,

6-      (Bir kısmı) kendilerine de çeşitli şekillerle tehditlerin geldiği,

7-      Bir sabah baskınla uyanma ihtimalinin her Müslüman için bulunduğu,

8-      Karanlık bir süreçten geçtiğimiz gibi ciddi endişelerin yaygın bir kanaat olduğu özellikle vurgulanan noktalar arasında.

Bunlar maalesef İslami camianın ortak kanaatleridir. Yani konuşulan kimselerden hemen hemen hiç biri Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu olumlu değerlendirmemiş, bize yapılanın da bizim hatamızdan kaynaklandığını ifade etmemiştir.

Evet, Hocaefendi’nin doğruları açık açık konuşmasına katılmayarak ‘keşke bu kadar açık konuşmasaydı’ diyenler elbette olmuştur ancak onlar da ‘bu bir tercih meselesidir, Alparslan Hoca mikrofondan gür söylemeyi tercih etmiştir’ cümlesini eklemişlerdir. Yine görüşlerimize katılmayan birkaç kişi de ‘görüşlerinize katılmıyorsak da bu, yapılanı tasvip etmek manasına gelmez, yapılan açıkça zulümdür, insan tenkit ediyor, görüşlerini söylüyor diye tutuklanamaz’ demişlerdir. Hatta ‘bu durumda elimizden ne geliyorsa maddi manevi yardımcı olmak isteriz’ diye eklemişlerdir. Allah hepsinden razı olsun.

Bizim hatalı olduğumuzu söyleyerek bizi kınayan bir üstad ise şu cümleyi sarf etmiştir: “Siz de cetvel gibi doğrusunuz kardeşim! Bu kadar da olmaz ki! Bakın falan’a… Sizde onun gibi biraz eğilip bükülseydiniz başınıza bunlar gelmezdi!” (Bunun dışında da bazı haklı eleştiriler var onlara da değineceğim)

Hatta saygıdeğer bir Hocamızın şu ifadeleri oldukça dikkat çekicidir: Size yapılana ‘adaletsizlik’ demek yetersiz kalır, bu aleni bir zulümdür.Türkiye’de gerçek İslam gelmediği müddetçe zulmün devam edecektir. Bu yüzden Türkiye’de bu zulme şahit olmaktansa içerde kalmak zulme şahit olmamak açısından daha tercihe şayandır. Bugün siyaset, zulüm ve çirkeflik üzerine kuruludur ve her ne kadar hak ortaya konulmaya çalışırsa çalışılsın, karşı taraf buna zulümle karşılık verecektir…

Müslüman kardeşlerimizle yapılan bu görüşmeler çok bereketli geçti. Ziyaretine gidilenler bu ziyaretlerin ve görüşmelerin devam etmesi gerekliliğini özellikle vurguladılar ki biz de aynı kanaatteyiz.

Tüm hocaların, kanaat önderlerin ve sivil toplum kuruluşu mensuplarının hassaten Hocamıza ve arkadaşlarımıza selamları var. 

Birçoğu maddi-manevi destek olmak istediklerini özellikle belirttiler ve Hocaefendi tahliye olursa bizzat ziyaret etmek istediklerini bildirdiler. Buyursunlar gelsinler başımız üstünde yerleri var.

Biz de bu vesile ile kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Gösterdikleri kardeşlik, hüsn-ü zan ve yardımlaşma arzusu bizleri ziyadesiyle memnun etti. Allah hepsinden binlerce kez razı olsun.

Semra Kuytul

03 Haziran 2018

Not: Bu kısım yazımızın ilk bölümü. İnşaallah yarın ve diğer gün iki bölüm daha yayınlayacağım.

İkinci ve üçüncü bölümde de şu konulara yer verdim.

  1. Bölüm:

1- Görüşmelerimiz Esnasında Bize Yapılan Bazı Dostane Eleştiriler

2- Şimdiye Kadar Maruz Kaldığımız ve Bazılarını Bizim Bile Fark Etmediğimiz Diğer Operasyonlar

  1. Bölüm:

1- Siyasetçilerin Olayımızı Değerlendirmesi ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Tutukluluğuna Bakışları

2- Yaşadığımız Operasyon Hakkında -Hukukçular ve Emniyet Mensupları gibi- Bilirkişi Kanaatleri

3- İnsan Hakları Örgütlerinin Olay Hakkındaki Değerlendirmeleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here