8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendinin, 15 Şubat 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Selamünaleyküm Ben Alparslan Kuytul. Nasılsın iyi misin? Çok şükür, hamdolsun. Ben de iyiyim. Çocuklar nasıl? Annem nasıl? Aleykümselam sen daha Rabia’yı okula yazdırmadın mı? kreşe, Anasınıfına çok gecikecek Besra ile arasında 3 yaş fark var 4 yaş gibi olacak böyle olmayacak, Sen onu yazdır. Herkesin çocuğu öyle. neyse sonra konuşalım. Sen bilgi al, öğretmenlere de sor. Kaç aylık oldu, iyice söyle ona göre bana bir bilgi ver.
Çok şükür burada nefsimiz zayıfladı, arzularımız azaldı. Arzular azaldıkça özgürlük artar, arzularını azaltan hürriyete kavuşur. İnsanın zindanda arzuları azalıyor, nefis güçlü oldukça şükür zor olur, nefis zayıflayınca şükür kolaylaşır. Kişinin şükredememesi nefsinin güçlü, arzularının fazla olduğuna delildir. İnsan şükredemiyorsa nefsinin güçlü olduğunu gösterir. Nefsini zayıflatmazsa şükrü hiçbir zaman başaramayacak demektir.
Bazı insanlar davasının çilesini bile çekmediği halde bazılarını dava adamı zannediyor olabilirler ama şunu çok iyi bilsinler ki çilesini çekmediğiniz davas davanız değildir ve bir insanın Allah katındaki değeri Allah’ın davasına ve kitabına verdiği değer kadardır. İnsanlar Allah’ın davasına ve kitabına değer vermediği halde Allah katında değerli olduğunu zannediyor. Halbuki böyle bir ihtimal yok. Allah’ın davasına ne kadar değer verdin. Allah’ın kitabına ne kadar değer verdin. İslam medeniyetini ne kadar arzu ettin ve ne kadar mücadelesini verdin. Değerinde ona göre olacaktır. Ama şeytan insanları fazla abdest ve oruçla kandırıyor. Elbette bir değer kazanabilir ama bunlarla yükselmesi santim santimdir. Ama Allah’ın davası, kitabı, medeniyeti için mücadele edenler kilometre kilometre yükselirler, diğerlerini çok geride bırakırlar. Hakyol insan izzetini, batıl yol insanın zilletin arttırır. Onun için hiçbir zaman hak yolda ki insanlar zillete düşmezler. Çünkü o yol, onların izzetini arttırır. Batıl yoldaki insanlar da hiçbir zaman şeref kazanamazlar. Çünkü batıl yol insanın zilletin arttırır. Onun için hak yolda ki insanlar her zaman haklıdırlar, batıl yoldaki insanlar her zaman mutsuzdurlar.
Birçok insan dünyevi zevkler hayatına dar gelir ve daha çok lezzet peşindedirler. Bütün derdi budur. Halbuki dünyevi zevklere adanmış bir hayat israf edilmiş bir hayattır. İnsan ne kadar çok dünyevi zevkler peşinde koşarsa o kadar hayatını israf etmiş olur. Hayatını dadeğerlendir memiş olur. Onun için hayatımızı kutsi bir dava için ve manevi lezzetler için Adamalıyız. Bizi bize hayatı veren için Adamalıyız. Hayatı bize verene hayatımız adamazsak onun hakkını vermemiş oluruz. Ona layık olduğu şekilde davranmamış oluruz. Allah’a güvenelim. Allah kendisine güvenenlerin güvenini boşa çıkarmaktan haya eder. Birçok insanın aslında İslam’a hizmeti tercih etmemesi gizli olarak buna delildir. Allah’ın kendisine yardım etmeyeceğini yalnız kalacağını düşünmektedir. Ondan kaynaklanmaktadır. Halbuki Allah kendisine güvenenleri güvenmekten, boşa çıkarmaktan haya eder. Biz Allah’tan başka kimsesi olmayanlarız demiştim. Biz sadece Allah’a tevekkül edersek, Allah’ın da yardımının geldiğini göreceğiz. Eğer Allah’tan başkalarına da tevekkül ediyorsak o zaman Allah yardım etmeyecektir. Bununla ilgili ayetlerde Allah Azze ve Celle “ve alâ alihi fel yetevekkelil müminin” Müminler sadece Allah’a tevekkül etsinler. Normalde bunu Arapça cümle yapısı olarak düşündüğümüz zaman bunun tersi olması gerekir yani başta gelenlerin sonra, sonra gelenlerin başta gelmesi gerekirdi. Ama Allah Azze ve Celle ayeti böyle gönderiyor… Demek ki sadece Allah’a tevekkül edilmediğinde Allah’ın yardımı gelmeyebilir. Allah’tan başka kimsemiz olmaması, Allah’ın yardımını garantiler, çünkü ondan başka kimsemiz yoktur. Allah da bunu bilmektedir ve o zaman Allah başkasına bırakmaz.
Adaletle ilgili de bir iki şey söyleyeyim. Derin devletin hakim olduğu ülkede adalet hakim olmaz. Bir devlette Adalet yoksa orada derin devlet hakim demektir ve şu anda da Türkiye’deki vaziyet bundan ibarettir. Adalet kalmamıştır. Çünkü derin devletin hakimiyeti sözkonusudur. Her şeye müdahale edilmektedir. Bizim olayımızda bunu çok açık bir şekilde göstermiştir. Hz Mevlana’nın bir sözü var diyor ki; Günün adamı olmaya çalışma hakikatin adamı olmaya çalış çünkü gün değişir hakikat değişmez. Birçok insan günün adamı ve gün neyi gerektiriyorsa ortam, konjektör neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyor. Hak neyi gerektiriyorsa ona göre davranayım diye düşünmüyor, öyle bir derdi de yok. Mevlana’nın dediğine benzer ben de diyorum ki; Günün adamı değil, hakikatin adamı ol. Çünkü güçlüler yıkılır ama hakikat yıkılmaz. Birçok insan şu an güçlü kimseden yana. Dün de böyleydiler bu insanlar. Dün başkaları ile beraberdiler. O zaman da onlar tenkid etmiyorlardı, yanlışlara yanlış demiyorlardı, bugün de bunları tenkit etmiyorlar. Yarın da başkalarını takip edecekler her zaman güçlü ile beraber olmayı tercih ederler.
Bunlar kişiliğini kaybetmiş varlıklar. Gücün adamı değil, hakikatin adamı olmak zorundayız. Hakikat her zaman hakikattir. Sokrates demiş ki; “Diken olacağın yerde sakın gül olma.” Diken olman gereken yerde, eleştirmen gereken yerde yağcılık yapmaya kalkışma. yani o zaman Allah’ın tokadını yersin. Bugün birçok insan bunu yapıyor.