Yüce Rabbimize hamd, O’nun âlemlere rahmet olarak gönderdiği Rasulüne salat ve selam olsun.
İnsanın mükellef tutulduğu her ibadetin birden fazla maksadı, hikmeti ve faydaları vardır. Nasıl ki Allah, bir meyve de bir değil birden fazla vitamin yaratarak insanı birçok yönden faydalandırmış ve bir meyve de çeşitli hastalıklara deva yaratmışsa, aynı şekilde bir ibadette de insana ve topluma fayda sağlayacak birçok vitamin murâd etmiştir.
Hacc ibadeti de İslam’ın beş büyük esasından biri olan ve bu şekilde birçok maksadı bir arada gerçekleştiren büyük bir ibadettir. Namaz, oruç birer bedenî ibadet, zekât malî ibadet iken hac ise hem bedenî hem malî bir ibadettir.
Hacc lügatte; tazim edilecek makamları, vs.yi ziyaret kastında bulunmaktır. Şer’i ıstılahta ise; hususî vaktinde Arafat’ta bir miktar durmak ve sonrasında Kâbe-i Muazzama’yı usulüne göre tavaf etmek demektir.
(Malî olarak) gücü yeten, uygun vakti olan ve akıl – baliğ olmuş olarak mükellef her Müslüman’a farz olan bu ibadet vesilesiyle kişi, bu dinin başladığı ilk merkezi ziyaret ederek Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yürüdüğü yollardan yürüyecek, çektiği sıkıntıları tefekkür edecek, O’nun elini koyduğu Haceru’l Esved’e el sürerek-bey’at edecek, Allah Rasulü ve ashabına yapılan zulümleri hatırlayarak şirk ve şirk düzenlerinden yeniden nefret edecek, şeytanı ve şeytanî sistemleri taşlayacak ve ümmetle tek yürek, tek vücut olacaktır.
Bunun yanısıra hacc ve diğer ibadetlerin bir maksadı da insanı bir şekle büründürmek Allah Azze ve Celle’nin seveceği bir modele girdirmektir. Bu sebeple ibadetlerin kendilerine has şekilleri vardır. Şartları ve yasakları ile sınırları çizilmiş ve bunların dışına çıkılmak sureti ile şeklinin bozulmasına izin verilmemiştir. Çünkü her bir rukûn bir maksada dayanır.
Mesela; Allah Celle Celaluhu nasıl bir kul görmek ister! Efendimiz’e namazı Cebrail Aleyhisselam vasıtası ile öğreten Allah bu ibadetle kul modelini çizmiştir.
Başı öne eğilmiş, gözleri yerde, elleri önde bağlı, son derece saygılı, korku ve ümit arasında. Rabbinin kendisine baktığı hissiyatı ile divanına durmuş… Bu bir eğitim, bir model göstermedir. Allah’ın huzurunda kula yakışan duruşun bu olduğunu anlatır. Çünkü Allah Azze ve Celle müstekbirleri sevmez. Daima Yüce Rabbinin huzurunda bulunduğu şu dünyada insan, hayatının har alanında, kendisini yaratana karşı adabını ve kul pozisyonunu namazla öğrenmektedir. Günde beş vakit, olması gereken bu halin farz olarak eğitimini almaktadır. O halde tadil-i erkânına riayet edilerek ve o manevî atmosfere girilerek kılınan namaz kişiyi, günün diğer vakitlerinde de Rabbine karşı ilişkilerinde hizaya getirecek, emirlerine ve yüklediği vazifelere karşılık “semiğne ve etağne” (işittik ve itaat ettik) makamına erdirecektir.
Hacc ibadetini de inceleyecek olursak aynı şekilde onda da, Allah Azze ve Celle’nin görmek istediği ümmet modelini görmemiz mümkündür. Şöyle ki; kalpleri ve fiilleri aynı hedefe dönmüş, başkanı-işçisi, fakiri-zengini kadını-erkeği hiç birisi kendini farklı veya üstün görmeyerek hepsi kul makamında, sadece Allah’ın önünde eğilerek diğer bütün otoriteleri reddediyorlar. Beraberce şeytana ve şeytanın uşaklarına savaş açmışlar. Ve her gün defalarca Rableriyle bey’atlaşıyorlar. Ölene kadar yolundan ayrılmayıp düşmanları ile savaşacaklarına söz veriyorlar. Allah’ın emirlerine karşı son derece hassas ve bağlı, O’ndan gayrı her şeyden yüz çevirmiş olarak, O’nun rahmetini dünyadan ve içindeki her şeyden daha çok istiyorlar. Ve o rahmete ulaşabilmek için mübahlardan bile yüz çevirmişler. O Allah ile hemhal olabilmek için secde ederken, dua ederken, gözyaşı dökerken kimseden çekinmeyecek bir ihlâsa ermişler ve daima hareket halinde sel gibi akıyorlar. Bu haliyle ümmet, Rabbiyle ve Müslümanlarla tam bir bütünlük arz ediyor.
Ve topluca gerçekleştirilen bu ibadetin her bir parçası bu muhteşem görüntüyü tamamlamak üzere sıralandırılmış. Haccın menasikleri (rükunları) Yüce Allah tarafından öyle bir tanzim edilmiş ki, bu görüntünün farkında olan da olmayan da aynı manzarayı yansıtmaktadır. O halde Allah Azze ve Celle her sene Müslümanlara görmek istediği ümmet misalini göstererek yeniden hatırlatmaktadır. Sanki ‘Bir kendi halinize bakınız bir de benim çizdiğim modele’ denilmektedir. ‘Kiminiz dünya menfaatlerine saplanmış, ümmetin ve davanın derdini unutmuş. Kiminiz demokrat, özgürlükçü ve insancıl olayım derken Allah’ın metodunu kaybetmiş, kiminiz dostunu düşmanını şaşırmış; sırtını kime dayadığının farkında değil, Allah’tan ve Müslümanlardan her gün uzaklaşıyor. Bu darmadağınık halinizle ve her birinizin yönü başka bir cepheye bakarken mi ümmet olacaksınız?’ Hâlbuki Allah Celle Celaluhu’nun istediği ümmet modeli her sene numune olarak bizlere sunulmaktadır.
Ayrıca hacc ibadeti, böyle bir ümmete ulaşma yollarını da bizlere göstermektedir. Bu modelin gerçek ve büyük şekline ulaşabilmenin yolu bu modeli ümmetin küçüğü olan cemaatte gerçekleştirmektir. Ancak gerçekten Rabbine ve birbirine bağlı, tek hedefe kilitlenmiş ve Allah’tan başka kimseden korkmayan bir cemaat, mazlumların çaresi ve kâfirlerin korkulu rüyası olabilir. Çünkü cemaatin gücü, ağırlığı, istikameti ve heybeti fertte olamaz. Küçük bir kıyas yapacak olursak, isteyen her Müslüman çeşitli zamanlarda Kâbe’ye giderek tek başına tavaf etse, Arafat’ta vakfe yapsa idi bu muazzam görüntü ve gövde gösterisi elde edilebilir miydi?
Ne yazıktır ki bugün bu muazzam görüntünün, sadece bir gövde gösterisi olduğunu düşmanlarda bilmekte ve bu sebeple zulümlerinde pervasız olmaktan geri durmamaktadırlar. Karşılarında çekinecekleri bir ümmet veya en azından güçlü bir cemaat bile görmedikleri için her gün yeni saldırı planları yapmakta, Müslümanların kanını akıtmakta, kendi menfaatlerine göre şekillenecek yenidünya düzeni için binlerce Müslümanı katletmekten korkmamaktadırlar. Çünkü Müslümanların bugünkü manzarası, bir gün bu zulümlerin hesabının sorulacağını akıllarına getirmemektedir. O halde manzara gerçekten vahimdir.
Buna göre bir bakalım Allah Azze ve Celle kullarını nasıl görmek istemektedir? Başı dik, yüreği perk, omuz omuza, heyecanlı mı yoksa yılgın, zayıf, paramparça ve kâfirden merhamet dilenir bir halde mi?
Hacc ibadetinde modelini görerek Yüce Rabbimize yakışır bir kul, bir ümmet olmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz.