8 Şubat 2018 tarihinden beri haksız bir şekilde Bolu F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendinin, 18 Ocak 2019 tarihinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinin ses kaydı yayında.
Alo! Selamün Aleyküm. Ben Alparslan Kuytul. Nasılsın? Hamdolsun Ben de iyiyim. Annem nasıl? çocuklar nasıl? Çok şükür bir yaramazlık yok hamdolsun. Aslında öyle olacaktı şu an beni bekliyor ben tam oraya gidecektim önce Telefon et sonra git dediler. İyiyiz yani Çok şükür, bir yaramazlık yok çok şükür, mahkemeye çalışıyoruz. Onun dışında da bir şey yok. Avukat geldi İki gündür onunla çalışıyoruz. Bugün de devam edeceğiz. Biraz salı gününe hazırlanıyoruz İnşallah. Allah’ın dediği olur, Vallahi bilmiyorum yani sonuçta Allah’ın dediği olacak.
Eğer daha evvel de söylemiştim bırakırlarsa da siyaseten bırakacaklar, devam ederlerse de siyaseten devam ettirecekler. Adaletin gereği olarak olmayacak. Her iki karar da benim gördüğüm bu. Ama önemli değil. Biz vazifemizi yaptık mektup gönderen birisi, sanıyorum uzaktan bizi takip eden biri geçen sana bahsetmiştim. Bir bayan mektubunda demiş ki hocam; “Herkesin sustuğu susturulduğu bir dönemde Siz kalpleri delip tırmalayan acı hakikatleri haykırıyordunuz, bedelini ödeyeceğinizi bile bile bunu yaptınız. Şimdi de bu bedeli ödüyorsunuz. Bir bilseniz bu cesaretiniz ile kaç kalbin yangınına su serptiğinizi, bu dehşetli depremin enkazından ölmek üzere olan kaç beden çıkardığınızı, kaç kişiyi boğulmaktan kurtardığınızı, o derin dalgalardan… Ah bir bilseydiniz. Eminim, İyi ki o derin sulara atlamışım diyecekteniz. İyi ki o yangına dalmışım. İyi ki o sarsıntıdan korkmayıp enkaz altında kalanların elinden tutmuşum diyeceksiniz.” Yani eğer bunlara vesile olduysak hakkı savunarak birçok insanın hakkı anlamasına ve müslümanların, hakkı savunan insanları olduğunu anlamasına vesile olduysak, Hakkı savunan bir müslüman modeli ortaya koyabildiysek, Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz vazifemizi yapalım onlar da kendi Cehennemlerindeki çukurları derinleştirdi. Nâr istiyorlarsa… ya da tövbe ederler bu yanlış yolu bırakırlar… Biz eğer cesur davranırsak, cesaret bulaşıcıdır, başkalarına da bulaşır. İnşallah öyle olacaktır. Bakalım kaç kişiye bulaşacak göreceğiz. Biz nefsimizi zayıflatmalıyız. Nefsimizi zayıfladıkça halimize şükredip, biliriz nefis güçlü oldukça şükür zor olur. Nefis zayıfladıkça şükür kolaylaşır. Kişinin şükredememesi nefsinin güçlü arzularının fazla olduğunu delilidir. Onun için biz nefsimizi zayıflatdıkça onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz de halimize şükretmesini bileceğiz İnşallah.
Zulme sessiz kalmayacağız. Zulme sessiz kalanlar köleliği kabullenmiş demektir. Zalimler şunu bilmeli, zulmün cezası illâki yapana döner hiçbir zaman kendine dönmediği olmamıştır. Tarih boyunca eninde sonunda kendisine dönmüştür. Önemli olan mazlumların susma, mazlumlar sustukça zalimler azgınlaşır. Onun için mazlumlar evvela susmamayı öğrenmeliler. Mazlumlar sustuğu müddetçe onların ağzını açması kaçınılmaz. Mazluma vuran zillete, zalime vuran izzete ulaşır. Biz mazlum olalım, bize vuran zelil olsun. Biz zalime vuran olalım, Aziz olalım. Çünkü zalime vuran izzete ulaşır, mazluma vuranlar da zelil olurlar.
Biz altın olalım. Elmas olalım. Altını ezmek, elması kırmak şeref kazandırmaz. Altın ezildikçe şerefi kaybolmaz ama onlar zelil olurlar. Şereflerini kaybederler. Önemli olan biz altın olalım, elmas olalım. Bunu başardıktan sonra bizi ezmeye kalkan şerefini kaybeder. Önemli olan altın olmaktır.
Mevlana’nın bir sözü var; “bu yolda ancak başını ayaklar altına alarak yükselebilirsin” demiş. Evet yani insan başını ayaklar altına almadan yükselemez, iftiralara razı olmadan yükselemez. Ama şunu bileceğiz; Allah Azze ve Celle Mücadele Suresi 21. ayette şöyle buyuruyor: “Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de.’ Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.” Bizde elçilerin izinden gittiğimize göre, İnşallah biz de üstün geleceğiz.
Maide suresinde de; “Kim Allah’ı ve Rasulünü iman edenleri dost edinir yardımda bulunursa, şüphesiz ki üstün gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır” buyuruluyor. Allah bize bunu vaat ediyor. Biz Eğer iman edenleri dost edinirsek, yardımda bulunursak, iman edenlere yardımcı olursak, Allah Azze ve Celle bize söz veriyor. Sizi üstün getireceğim diyor. Önemli olan bizim Allah’a olan imanımız. Allah’a iman edenleri dost edinmemizdr.
Nur suresinde de; “Allah sizden iman edip salih amel de bulunanlara öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaat etmektedir.” Demek ki; Allah Azze ve Celle salih amellerde bulunanlara bunları vaadediyor. Korku döneminden sonra güvenlik döneminin geleceğini haber veriyor. Biz yolumuza devam edeceğiz.
Tüm arkadaşlarımız şunu bilecek, Furkan hareketinin ve Öncü neslin
temel olarak misyonu üçtür: 1- Tweet atarak, davasını herkese doyuracak şekilde haykırmak, 2- Peygamberlerin hareket metodunu herkesin anlayacağı şekilde ortaya koymak 3- İslam medeniyetini yeniden inşa etmek için durmaksızın mücadele etmek. Biz Tevhid davasını herkesin duyacağı şekilde haykıracağız. Tevhidi o kadar anlatmalısınız ki size bakanlar tevhidi hatırlamalı, size bakanlar tevhidi hatırlamıyorsa tevhidi az anlatmışsınız demektir. Evet yani biz sürekli olarak Tevhid üzerinde durduğumuz da Allah’ın daha çok yardımının geldiğini göreceğiz. Çünkü Allah Azze ve Celle kendi dinine yardım edenlere daha çok yardım eder. Biz onu yapmalıyız ve bugüne kadar doğruyu savunduk. Alex Chilton demiş ki; “Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.” Bizde öyle yaptık. Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih ettik. İnşallah kazanacağız.
Tüm arkadaşlara selam söyle. Eğer kötü bir sonuç çıkarsa da kimse üzülmesin. Biz iyiyiz yolumuza devam edeceğiz, onlar da devam etsinler.