18 Şubat 2018

 Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak’ın “Ağırlaştırılmış Müebbet Cezası” Alması Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

“Ben bu haberi yeni duydum, dün sabah Ahmet Altan’ın mahkemeye vermiş olduğu savunmayı okudum. Uzunca bir savunma yazmış. Savunmasında “Ben buraya yargılanmaya değil, yargılamaya geldim” gibi bir ifadesi var. Türkiye’deki adaleti sorguladığı metnin içerisinde, kendisine yapılan ithamları anlatmış. Dikkatlice okudum. Açıkçası Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ı çok fazla tanımıyorum. Duruşları nedir, çok da fazla yakından takip ettiğimiz kişiler değil. Medyada uzun süredir gördüğümüz simalar, gazetecilikleri ile tanıdığımız kişiler…

Ahmet Altan savunmasında, bu darbe ile irtibat kurulma konusunu gerçekten trajikomik bir şekilde anlatmış. 2010 yılında yazılan bir yazının üzerinden, 2016 yılında gerçekleştirilen darbeye kadar uzanan bir irtibatın nasıl kurulabildiğini anlayabilmek zor. Biraz cesaretle muhalif bir duruş göstermeye çalışanların bu kadar zorlama bir yöntemle darbe ile irtibatlandırılması, akla, vicdana, adalete uyan bir durum değil. Bunu şu anda Türkiye’de ne adaletle, ne akılla, ne de vicdanla izah etmek mümkün değil.
Ağırlaştırılmış müebbet gerektirecek ne yaptılar? Bunu Türkiye’de kimsenin anlayabileceğini zannetmiyorum. Bu hükmü veren hâkimin bile bunu anlayabildiğini zannetmiyorum.

Ağırlaştırılmış Müebbeti Gerektirecek Ne Yaptılar?

Bunu Türkiye’de izah edebilecek kimse yoktur. Ne yaptı? Belki muhalif bir duruş sergiledi belki biraz fikrini ifade ederek; “Neden böyle şeyler yapılıyor, şunlara dikkat edilmesi gerekmez mi?” gibi noktalara dikkat çekti. Ben savunmasına baktım. Hepsini detaylı bir şekilde okudum, dosyada ihtimaller üzerinden gidiliyor. Darbe ile alakalı bir delil ortaya koyulsa tamam ama kendisinin anlattığına göre dosyada bir delil yok.

Şu anda biz de benzer bir durum içerisindeyiz. Bizim de dosyamızda delil yok, iddia var. Hocaefendi’nin şu anda tutuklu yargılanmasını gerektiren delil yok, sadece altı boş iddialar… Okuduğuma göre onun dosyasında da iddiaların altı boş. Hepsini tek tek açıklamış, iddiaların altında ispattan çok zorlama bir mana yükleme var. Benim görebildiğim, “Şu cümleyle şunu kast etmiş olabilir, konu şuradan şuraya gitmiş olabilir” gibi yorumlar eklenmek suretiyle oluşturulmuş bir dosya. Hâkimler, savcılar olaya nasıl bakıyorlar, bilemiyorum. Tabii bizim alanımız değil ama açık bir şekilde anlatıldığı zaman, biraz aklı, tecrübesi, kültürü olan bir insanın anlayabileceği bir durum da var ortada.

Peki, Neden Ağırlaştırılmış Müebbet!

Ağırlaştırılmış müebbeti gerektirecek bir durum asla görünmüyor, buna rağmen böyle bir şeyin yapılması ne manaya geliyor?

Bunu duyduğum zaman aklıma ilk olarak şu geldi. Son zamanlarda, Türkiye diktatörlüğe doğru götürülüyor. Kimsenin muhalif bir ses çıkartmasına izin verilmek istenmiyor. Böyle bir gidişatın içerisinde, en kısık bir sesle bile “Neden böyle oluyor?” diyenlerin, birtakım vesilelerle derdest edilip, ağır cezalarla yargılandığı bir süreçte olduğumuzu herkes görebiliyordur sanırım. Bu konuda toplumsal bir mutabakatımızın olduğunu düşünüyorum. Kimse de sesini çıkartmıyor, ama son zamanlarda benim gördüğüm; insanlar artık, “bu kadar da olmaz, neden böyle olmaya başladı” demeye başladı. Artık ekonomi de bozuluyor, ceplerine de dokunuyor, kendi başına gelmeyen konu komşudan da duyuyor; suçu, günahı yok mağdur olmuş, hala mağduriyeti devam edenlerin olduğunu.

Artan tepkilerden dolayı sanki bu ağırlaştırılmış müebbet cezasının verilmesi, sopa göstermek gibi geldi bana. “Aman kimse her şeye rağmen konuşma gibi bir niyete girmesin, bak işte sonuç böyle olur” gibi. Bu durum sanki toplumda yükselmeye başlayacak olan sesleri kesmek için bir sopa gösterme! Demek ki seslerin yükseleceğinden kaynaklanan endişe büyüyor.
Bence artık toplumda seslerin yükseleceğinden dolayı bir korku var, bu korkuyu bastırabilmek için ağır bir hüküm koyuyorlar ki aman kimsenin sesi çıkmasın. Çünkü konuşmalar artıyor, konuşmaların artmasından kaynaklanan bir korkudan dolayı ağır bir hüküm veriyorlar ki kimse sesini çıkartmaya cesaret edemesin, böyle bir duruma düşer diye korksun, iyice korkunun hâkim olması için de ağırlaştırılmış müebbet deniyor. Ben ağırlaştırılmış müebbet hükmünün arkasındaki bu korkuyu hissedebiliyorum.

Ama şunu da söylemek istiyorum hangi kesimden olursa olsun şu anda Türkiye’de ağır bir takım hükümlerle hüküm giymiş ve adalet nazarıyla baktığımız zaman, asla böyle bir durumda olmaması gereken insanların şu anda bulundukları durumda, bunun böyle devam etmeyeceğini hissettiğimi de söylemek istiyorum.

Gerek bizim açımızdan gerekse Türkiye’de hangi kesim olursa olsun zulme uğramış, yine Adalet Nazarıyla baktığımız zaman asla o durumda olmaması gereken bütün herkes için bu süreç geçecek, bu böyle devam etmez. Bu süreç geçecek ama burada önemli olan şu süreçte senin nerede durduğun! Eğer sen doğruların safında yer alabiliyorsan bu süreç geride kaldığında yüzü gülenlerden olursun.

Ben ümitsiz olmamız gerektiğini de düşünmüyorum. Neden ümitsiz olmayalım? Çünkü Allah var. Allah kullarının kaderini diğer bazı kullarının eline teslim etmeyecektir. Bu bir dönem, herkes için bir imtihan süreci. Rabbimin, diktatörce bir sisteme izin vermeyeceğini düşünüyorum. Bunun için dua etmeliyiz, Rabbim bizleri ve tüm mazlumları korusun, içinde bulunduğumuz zor durumdan bir an önce kurtulmayı nasip eylesin. Allah dinimize, vatanımıza, milletimize zarar vermek isteyenlere fırsat vermesin.

 

Semra Kuytul

18-02-2018

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here